background

 Davada, taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesinin varlığına rağmen hakim, re'sen bilirkişi deliline başvurabilir mi?

post image

 Davada, taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesinin varlığına rağmen hakim, re'sen bilirkişi deliline başvurabilir mi?

Hukuk kurallarının belli bir tasnifle karşımıza çıkmasında etkili olan bir çok farklı sistem olduğunu görmekteyiz.Bu sistemlerde ülkeden ülkeye farklılık gösteren normların içerikleri  şekli kaynaklar ile ele alınmakta ve norm çeşitliliğine rağmen içerik itibariyle amacında kamu düzen ve yararının baskınlığı dikkat çekici ve etkili olarak görülmektedir.‘Genel amaç itibari ile hukukun etkin varlığı kamu düzen ve yararının sağlandığı hallerde kendini gerçekleştirmiş olacaktır.’ demek çok da yanlış bir ifade sayılmayacaktır.Ancak salt bu ifadeye göre hukukun varlığını değerlendirmemiz ve  yalnızca bir toplumun veya kamunun menfaatlerinin sağlanmasına yönelik sınırlandırıcı bir gaye güdüldüğü varsayımıyla hareket etmek,hukukun kendini gerçekleştirebilmesinde düşülecek bir hataya sebep olacaktır.Çok geniş kitleleri ele almadan bir birey ile bir başka birey arasında meydana gelebilecek menfaat çatışması, bireylerin serbest iradelerine dayalı durum, koşul ve olayları da yine hukukun çizdiği sınırlar çerçevesinde yetki ve yükümlülük tanıdığı belli organların etkisi altında kalmadan yönlendirebilme kabiliyetinin de varlığı ortaya konulmalıdır.Bahsedilen ve kolayca ayrımı yapılabilen iki halde de belli unsur veya unsurların devreye girmesi ve bunların üstlendikleri roller çerçevesinde hukuktaki yansımasının da farklı olacağını söylemek yerinde olacaktır.

           Genel itibari ile bahsedebileceğimiz,bir kitleyi ya da kamu düzen ve yararını etkileyebilecek vakıalarda, kanun koyucu tarafından tanınmış olan yetki ve aynı zamanda yükümlülük çerçevesinde donatılmış olan organlar,uyuşmazlığı kendiliğinden araştırma ilkesi kapsamında dava malzemelerine re’sen, tarafların iradesinden bağımsız olarak sahip olmuş olacaktır.Bahsedilen dava malzemeleri ise davanın temelini teşkil eden vakalar olmak üzere tek başına düşünülmeden,kendi içerisinde hukuki bir ayrıma tabi tutulan delilleri de kapsamaktadır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin söz konusu olduğu davalarda hakim, bahsetmiş olduğumuz dava malzemelerine tarafların mahkeme huzuruna sunmuş olduğu işlem veya fiilleri tek başına baz almaksızın onların iradelerinden bağımsız re’sen araştırma marifetiyle donatılmıştır.Bunun sebebi ise mahkeme huzuruna gelen vakıanın konusu ve taşıdığı mahiyet dolayısıyla farklı bir usule tabi olması gerekliliğindendir.Yukarıda bahsedilen ilkeden farklı ve hatta içerik ve izlenen usul bakımından tam zıttı diyebileceğimiz yargılamaya hakim olan bir diğer ilkeyse ; HMK madde 25’te yer alan ‘taraflarca getirilme ilkesidir’.Bu ayrıma tabi tutulması gereken hallerde dikkat edilen kıstas davaların içeriği veya  konusu diyebileceğimiz temelinde yatan faktörlerin  ele alınması şeklinde olacaktır.Madde 25’te yer alan ilkeye tabi bir davada,kişi iradesinin etkin bir rol oynadığı dava malzemelerinin varlığı görülmektedir.Burada kişilerin mahkeme huzuruna sunmadıkları dava malzemesi, kendiliğinden araştırma ilkesinin aksine hakim tarafından re’sen dikkate alınmayacak, mahkemece taraflar tarafından sunulmayan bu malzemelere dayanarak hüküm kurulamayacaktır.Bahsedilen genel kurala ilişkin yapılmış olan açıklamayla da beraber,kendiliğinden araştırma ilkesine tabi davalarda hakim re sen dava malzemelerine sahip olabiliyorken; taraflarca getirilme ilkesinde bu durum söz konusu olmamasına rağmen kanun koyucunun duruma bilirkişi ve keşif delili ile bir istisna getirdiği görülmektedir. Araştırma konumuz olan ve hakime kanun hükmünce  imkan tanınan ‘bilirkişi delili’ kısaca:           Uyuşmazlığın çözümünde teknik bilgi gerektiren hallerde başvurulan kişi tarafından, mahkeme huzuruna sunulan bir takdiri delil, ispat aracı olarak tanımlanabilmektedir. Bu ispat aracını taraflar talep edebileceği gibi hakim taraflarca getirilme ilkesine tabi bir davada dahi bilirkişi deliline,bu hüküm çerçevesinde başvurabilme imkanına haizdir.Yukarıda da çerçevesini çizdiğimiz konu üzerinde özetle kendiliğinden araştırma ilkesine tabi olan davalarda taraf iradelerinin mahkeme hükmünü yönlendiremeyeceğine ilişkin bilgiler sunulmuş, taraflarca getirilme ilkesinde ise kişi iradelerinin ön planda tutulduğu ve mahkemenin seyrine tarafların getirmiş olduğu dava malzemelerinin hakim olduğundan bahsedilmiştir.Bu serbestliğin varlığı , aynı zamanda tarafların asıl sözleşmede, asıl sözleşme dışında yapılabilecek bir sözleşmeyle veya mahkeme huzurunda yazılı bir tutanak tutularak ,iradelerin birbirine uyuşması halinde vakanın hangi delil veya delillerle çözümleneceğine ilişkin kanunda bir düzenlemeye gidilmesi imkanı da yaratmıştır.Hukukumuzda bunun yansımasını HMK  madde 193’te ‘……belirli delillerle ispatI öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi, belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıalarında, sadece belirli delil veya delillerle ispatının kabulü’ şeklinde yer almakta ve geçerli bir ‘delil sözleşmesi’ nin doğmasına imkan sağlamaktadır. Kanun maddesinin lafzından da hareketle, bahsedilen delil sözleşmesinin ‘kararlaştırabilecekleri’, yani iradenin varlığının etkin olduğu, taraflarca getirilme ilkesine tabi davalarda geçerli olabileceği önemli ve mahkeme hükmüne etki edecek bir faktör olarak kolayca saptanabilmektedir. Çünkü delil sözleşmesinde belirlenen ve taraflarca imza edilen delillerin  başlı başına bir irade açıklamasının sonucu olarak mahkemenin seyrini ve hükmünü etkileyeceği şüphesizdir.İfadenin aksi kanıt yorumuyla da varılabilecek bir başka sonuç kendiliğinden araştırma ilkesine tabi, serbest iradenin etkin olmadığı davalarda bu sözleşmenin hükümsüz kalacağı ve hakiminin sözleşmeyle bağlı olmayacağına ilişkindir.İçeriği bakımından mahkemeye sunulması itibariyle, taraflarca belirlenecek delillerin üzerinde,sınırlandırıcı etkisi olabileceği gibi ,genişletici bir etkiye de sahip olması sözleşmenin varlık sebebini oluşturmaktadır.Bu durumda sözleşmenin belli bir vakıanın sadece belli bir delil veya deliller ile ispat edileceğine ilişkin olması halinde ‘münhasır delil sözleşmesi’, tarafların belli bir vakanın kanunen mümkün olan deliller yanında kendi kararlaştırdıkları delil veya deliller ile de ispatlanabileceğini kabul ettikleri hallerde ise ‘münhasır olmayan delil sözleşmesi’ sıfatını taşıyacağı önemli bir husus olarak belirtilmelidir.

         Özetle; delil sözleşmesinin olmadığı durumlarda,hem kendiliğinden araştırma ilkesinde hem de taraflarca getirilme ilkesinde (kanun hükmünce verilen yetkiyle) hakim bilirkişi ve keşif deliline kendiliğinden başvurabiliyorken ,konumuz itibari ile ele alınan münhasır delil sözleşmesinin, ayrımını yaptığımız esas ve usul bakımından farklı iki dava yargılaması üzerinde de etkisinin yapılan açıklamalardan yola çıkılarak farklılıklar yaratacağı şüphesizdir.Delil sözleşmesinin, açıklanan ve uyuşan iradeler tarafından yaratıldığı ve taraflarca getirilme ilkesine tabi bir davada söz konusu olduğu düşünüldüğünde,sözleşmenin etkisinin ,hakime tanınan ve HMK’da  (m. 266; m. 288) yer alan yetkisinden baskın olduğu ve doğal etkisiyle bu yetkiyi kullanamamasına,yalnızca taraflarca belirlenen deliller çerçevesinde sınırlandırılmış bir içerikle hüküm kurmasına sebep olduğu, şüphesiz varılan bir sonuçtur.Durumun tam aksi ise ; Re’sen araştırma ilkesinin uygulandığı davalar da, hakim taraf iradelerinden bağımsız tüm delillere kendiliğinden başvurabilme marifeti ile donatıldığından,sözleşmenin yapılması ve geçerliliği gibi bir durum görülemeyecektir. Bu durumda ‘geçerlilik unsurlarına haiz olsa da  münhasır delil sözleşmesi ,kendiliğinden araştırma ilkesine tabi bir davada, hâkimin bilirkişi deliline başvurmasına engel teşkil edemeyecektir.’ ifadesi doğru kabul edilir.Ancak delil sözleşmesinin varlığı taraflarca getirilme ilkesine tabi bir davada, hâkimin ispat için başvurabileceği araçlar üzerinde etkisini gösterecektir. Bu tür davalarda hakim, yalnızca kişilerin getirmiş oldukları dava malzemeleri ile sınırlı kalacak ve sözleşmenin etkisiyle, salt belirlenen delil veya delillerle ilişkilendirerek hüküm kurmuş olacaktır.

 

 

 

Seçil SANDAL

 

Telefon
WhatsApp
Instagram
Telegram